CHP Hatay Milletvekili, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Av. Servet Mullaoğlu, “Deprem bölgelerinde açılan davalarda vatandaşların yüksek harçlar, bilirkişi ücretleri ve benzeri ödemeler nedeniyle hak arama özgürlükleri kısıtlanmaktadır.”
Mullaoğlu, yaşanan depremlerde hukuki açıdan kasttan ihmale kadar farklı derecelerde kusurlar söz konusu olduğunu, bu kusurların da sorumluluk doğuracağını belirterek, vatandaşların açtıkları davalarda istenen yüksek harç ve bilirkişi ücretleri nedeniyle haklarının arayamadıklarını, özellikle seçim bölgesi Hatay’dan bu konuda yoğun şikâyetler geldiğini söyledi.
Konuyu TBMM gündemine taşıyan Mullaoğlu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması için TBMM Başkanlığına yazılı soru önergesi verdi.
Servet Mullaoğlu, açılan davalara ilişkin talep edilen yüksek ücretlerle vatandaşların hak arama mücadelesi vermesinin mümkün olmadığını ve bu hususta yürürlükte olan kanunların depremden etkilenen ve maddi olanaksızlık içerisinde olan vatandaşlarımız lehine kullanılmasını istedi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiş hukuki bir imkân olan adli yardım şartının kişilerin ücret ödemeden hak arama ve savunma haklarını kullanmalarına olanak tanıdığını belirten Milletvekili Servet Mullaoğlu, bu hakkın mahkemeye erişim yönünden önemli bir adil yargılanma hakkı güvencesi olduğunu dile getirdi.
Mullaoğlu, yine bu hususun, 4539 sayılı” Doğal Afet Bölgelerinde Afetten Kaynaklanan Hukukî Uyuşmazlıkların Çözümüne ve Bazı İşlemlerin Kolaylaştırılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabulü Hakkında Kanun’un 3. Maddesinin 1. Fıkrasında”,
“Doğal afete maruz kalanların istemleri halinde, afetten kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin her türlü dava ve işlemlerde adli müzaheret (dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin Devlet tarafından avans olarak ödenmesi) hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlendiğini belirtti.
Adli yardım talebinin kabulü durumunda;
Yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden (geçici ya da tümüyle) muafiyet,
Yargılama ve takip giderleri için teminat göstermekten muafiyet, dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin Devlet tarafından avans olarak ödenmesi, davanın avukat ile takibi gerekiyorsa, ücreti sonradan ödenmek (ya da duruma göre ödenmemek) üzere bir avukat temini haklarının bulunduğunu hatırlatarak, depremden etkilenen tüm vatandaşlarımız için bütün bu hakların uygulanması gerektiğini belirtti.
Servet Mullaoğlu, verdiği yazılı soru önergesinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a aşağıdaki soruları yöneltti.
Sorular;
1- Deprem bölgelerinde açılan davalarda alınan yüksek ücretlerinin hak arama özgürlüğünü kısıtladığını düşünüyor musunuz? Bu konuda ne gibi bir açıklamanız vardır?
2- Kanuni haklar mevcut olduğu halde vatandaşlarımızdan neden dava, bilirkişi, harç vb. ücretler istenmektedir?
3- Deprem bölgelerimizde hukuki sorun yaşayan ve dava açan vatandaşlarımız için yukarıda sayılan “Kanuni Hakların” kullanılmasının önünde herhangi bir engel bulunmakta mıdır?
4- Deprem bölgelerimizdeki birçok vatandaşımızın maddi imkânsızlıkları ortada iken, depremzede vatandaşlarımız için adli yardım hakkı neden uygulanmamaktadır?
5- Bu hakkın kullanılması için davacının talep şartını kaldırmayı ve deprem bölgelerinde açılan davaların tümü için kullanmayı düşünüyor musunuz?
6- Bakanlığınızca depremden etkilenen ve neredeyse bütün varlıklarını kaybeden vatandaşlarımızın hak arama mücadelesini kolaylaştıracak hangi hukuki destekler sağlanmaktadır?